TRAVMA SONRASI PSİKOLOJİK TEPKİLER
TRAVMA
SONRASI PSİKOLOJİK TEPKİLER
Travma
olayı, herhangi bir kişi için, aşırı derecede örseleyici veya başa çıkması zor
olan, kişinin varlığını tehdit eden, hatta öleceğini düşündürebilen, normal
yaşamın dışındaki herhangi bir olay olarak tanımlanabilir. Depremler,
yakınlarından birinin ani ölümü, tacize uğramak, herhangi bir kazaya ya da
ölüme şahit olmak travmatik olaylara örnektir. Bu olayları ya da benzer
durumları yaşamış kişiler çocuk da olsa yetişkin de olsa bazı sıkıntılarla baş
etmek zorunda kalabilirler; eğer bu sıkıntıların etkisi yakın zamanda geçmezse
Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisi konabilir.
Bir tehlikeye maruz kalınca verdiğimiz en doğal tepkiler
kaçmak ya da savaşmaktır. Birey bunu kendisine zarar gelmesin diye yapar ve
çoğu zaman bunu düşünecek zamanı bile olamayabilir. Travma yaşamış kişilerde bu
normal denecek tepkilerde bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Tehlikeli durumla
karşılaşmış bir birey bundan bir şekilde etkilenir ve ileriki yaşamında normal
denebilecek bir yaşam tarzına dönemiyorsa orada Travma Sonrası Stres
Bozukluğundan (TSSB) bahsedilebilir. Zamanla ya da tedaviyle bu süreci atlatmış
kişiler normal hayatına dönebilirken TSSB yaşayan kişiler olaydan günler,
haftalar hatta aylar sonra yine aynı stres durumlarını yaşabilirler.
TSSB
yaşayan kişilerde bazı tepkiler oraya çıkar, bunları üç başlık halinde ele
alabilmek mümkündür:
1) Travmatik olayın yeniden yaşanması:
Yaşanan travmatik olaydan haftalar ya da aylar sonra istenmeden akla gelen
düşünce, görüntüler ya da rüyalar olabilir. Bu durumda birey olayı tekrar
yaşamış gibi hisseder ve TSSB güçlenerek devam edebilir. Günlük hayat etkilenir
bazen günü işlemez hale getirebilir.
2) Travmayla ilgili düşünce ve duygulardan
kaçınma: Bu durum, genel bir uyuşukluk hissi ya da çevredeki insanlardan
kopmanın yanı sıra olayın hatırlatıcılarından kaçmayı da içermektedir. Trafik
kazası geçirmiş kişi uzun bir süre araba kullanmayabilir ya da arabaya dair her
şeyden kaçma davranışı gösterebilir. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde;
eskiden hoşlandıkları şeylerden zevk alamamaya başlama ve yalnız kalma
isteğidir. Özellikle çocuklarda korkular ve kabuslar ortaya çıkabilir.
3) Fizyolojik uyarılma: Genel bir sinirlilik
ve gerginlik halinin yanı sıra dikkat dağınıklığı, uyku bozuklukları ve belli
konulara yoğunlaşamama durumunda olabilir. Bu kişiler her zaman kendilerini
diken üstünde hissederler. Olaya maruz kalmış kişi, görsel ya da işitsel bir
uyarıcıya maruz kalınca şiddetli tepkiler verebilir ve bu sesler-görüntüler ona
travma olayını derinden hatırlatıp olayı tekrar yaşamasına sebep olabilir.
Şimdi de TSSB yaşayan
kişilerde ne tür davranışlar ortaya çıkar ve yapılması gerekenleri detaylı
inceleyelim.
Bebekler (0-3 yaş) :
Belirtiler:
a) Kolay şaşırma
b) Yatak ıslatma gibi terk edilmiş
davranışların gerileme şeklinde tekrar ortaya çıkması
c) Anne ve babaya yapışma
d) Uyku sorunları ve ciddi kabuslar
e) Kontrol edilemeyen saldırganlık ve
travmayla ilgili tekrarlayan oyunlar
Öneriler:
a) Yumuşak sesle konuşmaya geçme ve
sırtlarına hafif hafif vurma şeklinde rahatlatıcı davranışlar
b) Düzenli beslenme ve uyku programı uygulama
c) Gözlerini yoracak ve anıları ortaya
çıkaracak uyaranları etraftan kaldırma
d) Stres atıcı ve eğlendirici oyunlar
oynamasına fırsat vermek
Çocuklar (Okul öncesi çağ
4-6 yaş):
Belirtiler:
a) Yatak ıslatma, parmak emme, ani
heyecanlanma, anne babaya aşırı bağlılık gösterme ve uyku sorunları
b) İçe kapanma ve sürekli kaçınma davranışı
c) Genel kaygı hali, hayvanlardan ve
insanlardan korkma
d) Tekrarlanan ve saplantılı oyun ritülelleri
e) Kendilerine yönelik şiddet fantezileri (
kötü olayların kendi düşüncelerinden kaynaklandığına inanıp buna göre üzülme.)
Öneriler:
a) Rahatlatmaya yönelik fiziksel temasta
bulunmak
b) Bir süreliğine ebeveynle beraber yatma
isteğine olumlu cevap vermek
c) Oyun hamuru, çizim yapmak ve boyamak gibi
aktiviteleri arttırmak
d) Uyumadan önce rahatlatıcı masal ninni
söylenmesi
Çocuklar ( Okul çağı 7-12
yaş)
Belirtiler:
a) Gerileme yaşadığı davranışları sebebiyle
arkadaşları tarafında dışlanma durumu
b) Okula gitmek istememe ve şiddetli ders
düşüşleri
c) Saldırganlık ve takıntılı zararlı oyun
istekleri
d) Dikkat ve konuşma sorunları ile isyankar
davranışlar, vücudunda ağrılı bölgeler hissetmesi
Öneriler:
a) Duygularını anlatmaya yardım etmek ve
sabırlı olmak
b) Sorularına karşı meraklarını giderecek
tatmin edici cevaplar vermek
c) Basit ve yapılandırılmış görevler vermek,
basit sorumluluklar yüklemek
d) İlerde yaşanacak travmatik olaylardan
nasıl korunabileceği bilincinin verilmesi
Ergenlik çağı (13-18
yaş):
Belirtiler:
a) Dünya ve kendi gerçekleri hakkında olumsuz
tutum ve düşünceler
b) Kendilerini suçlu ve çaresiz hissetmeye
yönelik yaşadığı duyguların anormal olup olmadığını merak etmek
c) Risk almak veya duygularını yanlış
davranışlarla dışa vurmak (okuldan kaçmak, madde kullanımı vb.)
d) İştah ve uyku sorunları
e) Travma sonrası aldıkları sorumluluklarla
yetişkinliğe erken girme
f) Anne ve babayla şiddetli tartışma
Öneriler:
a) Aile ve arkadaşlarıyla duygularını
paylaşmasına yarımcı olmak ve teşvik etmek
b) Kabul ve hoşgörü ile destek olmak
c) Gündelik faaliyetlere girmesini sağlamak
ve spora teşvik etmek
d) Okul başarılarıyla ilgili küçük adımlarda
teşvik edici olmak ve beklentileri çok yukarda tutmamak
e) Travma sonrası yeniden yapılandırma
terapilerine gitmesine yardımcı olmak ve teşvik etmek
Yetişkinler (18 ve
üzeri):
Belirtiler:
a) Saldırgan tutumlar
b) Süreğen depresyon hali
c) Sorumluluklarını yerine getirememe
d) Ani ruhsal değişimler yaşamak
e) Travmatik olaya karşı normal dışı duygular
besleme
f) Kendini suçlama hali ve kendini
cezalandırma isteği
Öneriler:
a) Profesyonel yardım alması konusunda teşvik
edici olmak
b) Eğer psikoterapi destekleyici ilaç
kullanıyorsa bu konuda destek çıkmak
c) Etkin dinleme sağlamak travmaya yönelik
boşalma yaşamasında katkıda bulunmak
Genel
çapta yapılan tedavi, psikoterapi ve antidepresanların birlikte etkin bir
şekilde kullandırılmasıdır. Psikoterapilerden “Maruziyet Terapisi” ve “Bilişsel
Yeniden Yapılandırmacı” terapiler etkin kullanılmaktadır.
Maruziyet
terapisinde amaç kişinin korkusuyla yüzleşmesi ya da travmasıyla daha barışık
yaşamasını sağlamaktır. Bu terapi gösel-yazılı şekillderde ya da olayın
yaşandığı yere yapılan ziyaretlerle yapılmaktadır.
Bilişsel
yeniden yapılandırmada ise hastaların kötü anılarında anlam çıkarmalarına
yardım edilir. Bu anlam çıkarılırken bazen kişilerin yaşadıkları süreçten
dolayı utanç ya da suçluluk yaşadığı ortaya çıkar bu durumda daha gerçekçi algı
oluşturulması ya da daha pozitif bir his içine girmesi için yardımcı olunur.
Eğer
travma sonrası etkisi uzun süre geçmediyse profesyonel yardım alınması tavsiye
edilir.