blog-image

BATAKLIKTAN YILDIZLARA

Yollar… Upuzun, kıvrımlı, alabildiğince sonsuz. Gitmekle bitmeyen, vardığımızı sanarken bile aslında oranın durak olduğunu anlatan yollar. Her zaman dümdüz gitmeyen, bazen yokuş yukarı nefes nefese bırakan, bazen yokuş aşağı boşlukta sallayan yollar. İnsan hayatı bir yol misali. Virajı da çok manzarası da çok. Tıpkı yaşamımızda acıların, kırgınlıkların, kavgaların yanında mutlulukların da olması gibi. Her şey içinde zıddını da barındırır. Bizler hep mutluluk isteyerek yanılırız. Bize sunulmak istenen anlamı yakalayabilmek bu nokta da çok önemlidir. Her şeyin bir yeri ve zamanı var, der hayat bize. Şimdi acı çekmen gerekiyorsa bunu engellemeye de çalışsan o acı seninle var olur. Çünkü vakit acının zamanıdır. Bize öğreteceklerini anlamaya, dönüştüreceği kişiyi görmeye fırsat vermeliyizdir. Yol kenarlarını düşünelim. Bir tarafta yıkık dökük virane evler görürken bir tarafta bahçesinde türlü güzellikleri olan yerler görürüz. Yol bir süre bize o duvarları yıkık evi gösterir. Burada yapmamız gereken kafamızı çevirip etrafa bakabilmektir. Hep sağ tarafa bakarsak yolu kaçırırız. Hayat tam olarak bu dengeyi kurma işidir. Ağlarken gülebileceğimizi de bilmek, üzgünken mutluluğunda bizi beklediğini düşünmek gerekir. Her yaşananın bir şeyleri alıp götürmesine izin vermemeli ,farklı anlamlar yaratarak olumlu dönüşümlere yön vermeliyiz. İnsan çok katmanlı bir işlemcidir. Beynimiz ise bu işlemcinin giriş yazılımlarını yapar. Bir olay yaşanır. Bu olay kalbe ulaşır ve sinyal göndererek beyinde harita oluşturur. Bu harita tüm olayların kaydedilmesine temel atar. Olumsuz çocukluk deneyimleri, travma, yas, doğal afetler gibi durumlarda kişiyi koruyabilmek için hep tetikte olan bir yazılım vardır. Çünkü beyin yaşanılan durumun insanda yarattığı etkiyi görerek bundan aynı düzeyde etkilenmemek için kalkan oluşturur. “Bak burada bir yara var, dikkat et” komutunu gönderir. Mesajı alan işlemciler bazen tanıdık duyguya kendini bırakarak benzer tepkiler verirler. İşte hayatı yakalamak yol kenarındaki bahçelere dönüp bakabilmek için bu tepkileri önce sorgulamalı sonra bizde oluşturduğu anlama bakmalıyız. Bu anlam çerçevesinde ben neden bunu yapıyorum, neden hep aynı yolda ilerliyorum da şerit değiştirmiyorum, neden bazen yol kenarında nefes almıyorum sorularına yanıt vermeliyizdir. Vereceğimiz her yanıt ile hayata bir anlam tohumu eker o tohum büyüdükçe de nasıl bir yol izleyeceğimizi anlarız. Yollar… Hep götüren, yitirilen yollar. İlerledikçe yaklaşan mevkiler ama bizimle gelen derinlikler. İnsan nereye giderse gitsin kendinden parçaları da beraberinde götürür. Biraz dinlenelim diye gittiğimiz yere aslında can kırıklarımızı da yanımıza alarak gideriz. Biz gitsek de ne kadar uzaklaşsak da kendimiz bizden gitmez. Bu yüzden yaralarımıza dokunup başını okşamalı, bu kez de onları iyileştirmek için yola çıkmalıyız.

https://newspdr.com/

Ezgi Çınar

Psikolojik Danışman

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!