Mabel Matiz Şarkısına Bir Bakış; Karakol
Her gecemde, akşamımda
Tütüyorsun gözlerimde
Her şafakta, her güneşte
Sana dair bi' şey var işte
Bana verdin bu zehri
amma
Dönemem ki şimdi bu yoldan
"Yara bere, karavana sevmek yok"
Dedim ama kalbim sanki karakolda
Vermedim adını, zora
koydular
Aşkın mezarını cana oydular
Camlara düşüyor yaşı yedi göğün
Ellerin elime niye kapı duvar?
Vermedim adını, zora koydular
Aşkın mezarını cana oydular
Camlara düşüyor yaşı yedi göğün
Ellerin elime niye kapı duvar?
Dağlanıyor gibi gençliğim, aç şu kapıyı
Kaç zamandır müşkülüm
çok
Takılı kaldı can bu dişte
Bekledim durdum dalımda
Yasak elmandım, al ve dişle
Bana verdin bu zehri
amma
Dönemem ki şimdi bu yoldan
"Yara bere, karavana sevmek yok"
Dedim ama kalbim sanki karakolda
Vermedim adını, zora koydular
Aşkın mezarını cana oydular
Camlara düşüyor yaşı yedi göğün
Ellerin elime niye kapı duvar?
Vermedim adını, zora koydular
Aşkın mezarını cana oydular
Camlara düşüyor yaşı yedi göğün
Ellerin elime niye kapı duvar?
Dağlanıyor gibi gençliğim, aç şu kapıyı
Kırmızı karanfil binlerce yıldır masumiyetin,
sevginin, güzelliğin, haksızlığın, pişmanlığın simgesi olmuş. Ölüm çiçeğidir.
''Aşkın mezarını cana oydular'' demesi, klipteki çocuğun elindeki karanfil,
denizde ölü gibi yatması hikâyedeki kişinin sevdiğini kaybettiğini gösterir.
Güneş doğar ve batar. Gece karanlığa bürür. Sevdiğinin her akşam ve gecede
gözlerinde tütmesi onu bulamaması, güneşin ve şafak vakti geldiğinde ''sana
dair bir şey var işte'' demesi ölen sevgiliyi ışığı gibi gördüğünü anlatır ve
onun içinde yine doğduğunu. Girişte ceketinin omuzundaki ışığın vurduğu parlak
çiçeklerin kardelen olduğunu düşünüyorum. Özellikle omuzlarında bu çiçeği
taşıması ki bu çiçek soğuğa, güçlüğe dayanıklıdır. Ve sevgilisini de ışık
olarak tasvir ettiğini de göz önünde bulundurursak: ''Senin için her güçlüğe
müşküle dayanırım, bu güçlüğü omuzlarımda taşırım sen yeter ki yanımda ol.
Işığın beni aydınlatsın '' demek istiyor. Klipteki zambak saflık, temizlik
olduğu kadar yeniden doğuşu simgeler Yunan Mitolojisinde. Ölen, yedi kat göğün
ağladığı, yasak elmayla tasvir olunan sevgilinin; bu ilişkinin toplum nezdinde
yanlış olduğu kadar kahramanımız nezdinde beyaz bir zambak kadar temiz ve saf
olduğunu yansıtmış. Ve onun içinde her gelen günle yeniden doğduğunu.. Zambak
ayrıca adanmışlık demek. Turuncu zambak ise gurur ve güvendir. Ne olursa olsun
senden utanmadım demek istiyor. Yoğun bir reçine görüntüsü var. O da bağlılığı
temsil ediyor. Greyfurt ise rengi pembe; gençlik, tazelik, heyecanı temsil
ediyor olmalı. Ellerinin ellerime kapı duvar olması, kapıların açılmaması giden
ve dönmeyecek birine serzeniştir. Saatli bastona dikkat ettiniz mi? Ve yanında
kırmızı karanfil. "Senin gittiğin gün zaman durdu ama bana güç veren
seninle geçirdiğim zamanlar. Senin son nefesine kadar olan zaman"
anlamında o bastona tutunuyor. Sol cep kısmı yani kalbinin olduğu yerde takım
elbiseden daha siyah bir fermuar var. Ama kilit gibi. Yani "sen gittin ve
burası da kilitlendi" anlamı taşıyor. Madalyon ise; bilirsiniz madalyonun
iki yüzü vardır. Onun içinde kopan fırtınayı bilemezsiniz. Boynundaki kalp
şeklinde bir kolye var. Gömleği açık yani herkesin görebileceği şekilde kolye
''Bu aşkı kimseden saklamadım.'' demek. Kahramanımızın sevdiğinin boynunda 2
tane turuncu zambak var ilerleyen sahnelerde. Bunun güven, gurur anlamında
olduğunu söylemiştik. O da cevap olarak onunla gurur duyduğunu, güvendiğini
ifade ediyor. Boyun ise insanın hayatı, yaşamı, bazen taşıdığı yük, hayatla
olan ve bedeniyle olan bağıdır. Birbirleri ile olan bağı gibi. Alexandre Cabanel'in
''Düşmüş Melek'' tasviri ise Lucifer'i yani şeytanı temsil eder. Lucifer'in
anlamı ışık verendir.
Sevgili bu aşk; hikâyemizin kahramanının canını yakan,
o aşkı kanındaki bir zehir gibi hissettiğini söylediği, masum gibi ama bir o
kadar da yanlış olan, onu saflıktan alıkoyan bir durum gibi hissettirdiğini
söyleyebiliriz. Ve bu yasak durumun kahramanımızın elinden sevdiğini aldığı
için ışığını yitirdiği, içinin öfkeyle dolduğu sahneler görüyoruz. Not:
"Aç şu kapıyı" derken tasavvufi yönünü de dikkate alırsak Hakikat
kapısı anlamında Allah ve insan arasındaki muhabbet, acının verdiği Rabbinden
yardım isteme ve Rabbine yakınlaşmayı da çağrıştırıyor. Klipteki sanatçıların
dikkat çekici anları ve vurgulanmak istediği görünüşleri çiçekle
özdeşleştirilerek diriliği, tazeliği, umudu aynı zamanda mevsimsel bir döngünün
sonunda ölüme mahkûm olduğunun da sinyallerini vermiş. Aynı zamanda En başta
adamın elindeki kırmızı karanfil aşkı temsil etmektedir kırmızı olması,
(Karanfil cenazelerde mezarlıklara götürüldüğü için pişmanlık, özlem
duygularını temsil ettiği söylenir, aynı zamanda başka bir yönden bakıldığında
Devamında gördüğümüz 8 köşeli yıldız Orta Asya'da ve Selçuklu döneminde
Türklerin bir simgesi olarak geçer 8 cenneti ve merhamet, şefkat, sabretmek,
doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek, cömertlik gibi
8 temel ilkeyi temsil ediyor. Mabel'in elindeki kırmızı taşlı yüzük de yakut
taşı sanırım. Yakutun aşkla ilgisi tarih boyunca süregelmiştir aynı zamanda
birçok duyguyu da barındırdığı düşünülür. Devamında gördüğümüz beyaz çiçek
zambak saflığı, temizliği temsil ediyor. Bastonlu saat, yanında duran karanfil
ve kalpli kolye figüründen bir diğer çıkarımım zamanla aşkın tükenmeyişine
aksine göğsünde gururla taşıdığı bir şeye dönüşmesi olabilir keza ceketindeki
madalyonlar buna işaret ediyor. Çinide görülen desen de zannediyorum Gelincik
çiçeği bunun anlamı eski Yunan'da sevilen birinin kaybını, ölümü temsil
etmektedir. Ayrıca klipin devamında suda hareketsiz yatan bir insan ve çiçek
sembollerini toplu şekilde düşündüğümüzde ve eş zamanlı söylenen "Ellerin
elime niye kapı duvar ?" dizesiyle Yunan mitolojisindeki Ekho'nun
Narkissos'e olan karşılıksız aşkına benziyor. Mor taş ametist sarhoşluğu
önlediğine inanılarak bir dönem kullanılmış. Verilen mesaj aşkla sarhoş
olmadığı gerçekten aşık olduğu olabilir. Devamındaki lale desenli çini sembolü
tasavvufi anlama sahiptir yaratıcıyı temsil eder peşi sıra gelen nergis de
saygıyı temsil ediyor.
Kısaca Konusu AŞK. derin bir ask olduğu açık. Her
şeyden öte gizli bir aşk olduğu şarkının dizelerinde görülüyor ve klipte iki
kişi dışında kimsenin olmayışı ince bir detay. Asıl hikayede burada başlıyor.
Bir şey yaşanmış mi çok belli değil ancak devamı gelen bir karşılık olmadığı
"ellerin elime kapı duvar" dizesinde anlaşılıyor. Sonrasında
'karavan" metaforuyla unutmak için çıktığım yolculukta ve duygusal açıdan
çok yara aldığı ifade etse de, Dizenin devamındaki bu yolculuk unutturacak diye
umarken "kalbim sanki karakolda" cümlesiyle tutsak kaldığını
kabullenir. Sonrasında 'aşkın mezarını cana koydular' dizesiyle onu öldürdüğünü
ama içine gömdüğünü ifade etmiş oluyor. Acı bir paradoksu bize ifade etmiş
aslında öldürüp içine gömmüş. Aslında burada o kişiyi öldürdüğünü ama aşkı
içinde yaşatıyor. Ve tüm bunlar yaşanırken asıl acı veren şeyin her şeyin
gizlice yaşandığı. Gençliğinin böyle bittiğini yani su akmış yüreği durulmuş.
Ve şimdi olgunluğunda şarkı sözleriyle belki de ilk defa söylenmiş oldu.
Neresinden baksanız ACI! Bu yönden de bakılabilir.
Son Olarak tasavvufi şu açıdan da bakılabilir; Kişiye
olan aşk ile Allah’a olan tasavvufi aşkın iç içe geçtiği ve Aşk yolunda olanı
ne denli çıkmaza (ya da kurtuluşa) soktuğu görülüyor. ‘bana verdin bu zehri
amma dönemem ki şimdi bu yoldan..’’ (İlahi Aşk’a giden yolda nefis en büyük
zehirdir. Dünyevi aşka düşmek de o zehri içmektir (dünya aşkı iradi bir
kavramdır yani nefse yenik düşmektir) Kişi kendinden vaz geçerse İlahi yoldan
da geçmiş olur çünkü kişinin özü İlahi varlığın ta kendisidir; kendinden
uzaklaşan O’ndan da uzaklaşır) ‘‘vermedim adını zora koydular ..’’ (Tasavvufta
sükut, kurtuluşun en önemli noktalarından birisidir, Aşkından (İlahi) bahseden,
O’nu tanımlayıp anlatmaya çalışan o yolu kaybeder. Hatta Hz Muhammed’in
‘’dilini tutan kurtulur’ sözü de aynı sebeptendir. ..aşkın mezarını cana
oydular’’ (Dünyevi aşkın verdiği ıstırap bu kadar güzel anlatılamazdı, çünkü
Aşkın nihayeti sonsuzluğa kavuşmaktır ama dünyevi aşka düşmek gerçek aşkı bir
rüya uğruna feda etmektir).