
Rüya & Hayal
‘düşündüklerimizi
dışa vurmadığımız için rüyalar görürüz’
ilk başta biraz ilginç
gelse de doğru olması mümkündür. biraz bunu deneyerek anlayabiliriz. örneğin
yeni bir işe başladınız ve güzel ilerleyen işin bitiminde ne kadar
yorulduğunuzu, gün içinde gözden geçirdiğiniz de anlayacaksınız. fakat uyuma
esnasında o yorgunlukta gördüğümüz rüyaları hatırlamayabiliriz. yanımızda
birinin uyuması veya olması sizin iş yoğunluğunda kullandığınız kelimeleri
duyacaktır. rüyada konuşmanız ve hâlâ işte olduğunuzu görebilirler. evet bu
konuşmalar gün içinde düşündüklerinizi rüyanızda gördüğünüzü gösterir. sadece
iş olarak bakmamalıyız. birini düşündüğünüzde o kişiyi rüyanızda görürsünüz. aklınıza
takılan ne varsa görürsünüz ama hatırlamayabilirsiniz.
peki, rüyamızda
gördüğümüz şeyler gerçek hayatta gerçekleşen durumlarsa. veya rüyamızda terk
edildiğimizi görüp gerçekten de gerçekleşmesi.
*bilinçdışının
sezgisel uyarısı (öz-farkındalık)
rüya, sen farkında
olmasan da bazı ipuçlarını sezmiş olabileceğini gösterir:
- davranış
değişiklikleri
- duygusal mesafe
- güven duygusunda
zayıflama
zihin bu bilgileri rüyada
işler; bu bir “ön-sezi” gibi yaşanabilir.
*bilinçdışı korkuların
gerçekleşmesi (kendini gerçekleştiren kehanet)
eğer ilişkide zaten bir
güvensizlik, kaygı ya da değersizlik hissi varsa:
- rüya bu korkuları
yansıtır.
- rüyadan sonra
yaşananlar, senin davranışlarını etkileyip (şüphe, baskı, kaygı) partneri
uzaklaştırmış olabilir.
yani rüya, bir “iç
korkunun dışa yansıması” gibi davranmış olabilir.
*bağlanma stili & travmatik
tekrar
eğer geçmişte ihanet,
terk edilme veya güven kırılması yaşadıysan:
- zihnin bunu yeniden
yaşamaya programlı olabilir (Freud’un tekrarlama zorlantısı).
- rüya bir “uyarı” değil,
eski travmanın bilinçdışındaki yankısı olabilir. Sonra yaşananlar da bu
döngünün bir parçasıdır.
Danışan
S.M (Erkek, 35 yaşında)
Kendi işim de kamu memuru
olarak çalışmaktayım. Bekarım, annem ve babamla yaşıyorum. Boş zamanlarımda ev
ile ilgili işlerle ilgileniyorum. Babam ve annem 70 yaşındalar. Annemin
hastalıkları onu çöktürdü. Sürekli yeni hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu durum da
beni üzüyor.
Yıllık iznime ayrıldığım
zamanlar da sürekli evde olurdum. Bir akşam yağmurlu bir gün de hafif uzanmış
uykuya dalmıştım. Rüyamda annemin ölüm haberini yağmurlu bir günde aldığımı
gördüm. Evet, herkes çok üzgün ve babam üzüntüden kendini yıpratmış, balkonda
yağmuru seyrederek ağlamaktaydı. İlk başta ne olduğunu anlayamadım şoktaydım.
Nasıl olur böyle bir şey az önce kahvaltı yapıyorduk. Ve hiçbir şeyi yoktu. Bir
an da oldu her şey. İnançlı biriyim ve ölümün bir anda geldiğini biliyorum. Fakat
hâlâ şokta olup ne yapacağımı bilemedim.
Annemle aramız kötü
değil. Klasik anne oğul tartışmalarımız var başka da bir sorunumuz yok. Fakat
bu rüyayı görmem beni çok etkiledi. Uyumak istemedim çünkü tekrar görür müyüm
düşüncesi beni biraz yıprattı. O günden sonra anneme daha duyarlı davrandım. Onunla
kalmayı tercih ettim. Nereye gitsem yakınıma aldım. Şu an durumu iyi ama
hastalığı aynı şekilde ilerliyor. Demans olduğunu söylüyorlar. Bilmiyorum hâlâ
düşünmekteyim.
Dindar biri olduğum için
bir zaman sonra arkadaşımla otururken o bana gördüğü rüyayı anlatmak istemişti.
Rüyaya dinen cevap vermem gerektiğini istemişti. Bana rüyasında ‘’ annesini
kaybetme haberini aldığını’’ söyleyince bir anda kendi rüyam aklıma geldi. Bu
nasıl olabilir diye sorgulamaya başladım. Nasıl olur da aynı rüyaları gördük.
Her şey aynısı gibiydi sanki benim rüyam da o da varmış gibi anlattı. Çok
huzursuz hissettim.
bu tür rüyalar —
özellikle sevdiklerini kaybetmek ve ortak semboller görmek — psikolojik olarak
güçlü anlamlar taşır ama gerçek bir kehanetten çok, içsel korkuların,
kaygıların ve bağların bir yansımasıdır. İşte bu durumu psikolojik olarak
açıklayan birkaç nokta:
*kaybetme korkusu (bağlılık
ve ölüm farkındalığı)
anneyi rüyada kaybetmek,
genellikle:
- bağımlılığın
bitmesi
- hayatın kontrolünü alma
gerekliliği
- ya da ayrılık ve ölüm
korkusunun simgesidir.
annen canlıysa, bu rüya
onun için değil, senin içsel korkularınla ilgilidir.
*kolektif bilinçdışı ve
ortak temalar (Carl Jung)
senin ve arkadaşının
benzer rüyalar görmesi tesadüf gibi görünse de, Jung’un “kolektif bilinçdışı”
kavramıyla açıklanabilir. özellikle:
- sonbahar = bitiş,
döngünün sonu, değişim
- anne = şefkat, kök,
güven duygusu
aynı dönemde aynı
simgeler görmeniz, ortak duygusal süreçlerden geçmenizi gösterir — belki
bilinçsizce “değişim, kayıp ya da büyüme” hissediyor.
*ölüm rüyada
genellikle "ölüm" değil, dönüşüm demektir
psikolojik olarak birinin
rüyada ölmesi, o kişiyle ilişkide bir değişimi, bir dönemin bitişini ya da
senin kişisel dönüşümünü simgeler.
*endişe, kaygı ve rüya
aktarımı
hayatınızda stres, kaygı,
belirsizlik varsa (özellikle annelerle ilgili), zihniniz bu duyguları rüya
yoluyla işler. bir arkadaşla bu benzerliği paylaşmak, duygusal olarak
ortaklaştığınız bir şeyin yansıması olabilir.
********************************************************
nedir bu kişisel dönüşüm?
kişisel dönüşüm, bireyin
içsel farkındalık kazanarak düşünce, duygu, davranış ve yaşam tarzında bilinçli
değişimler yapması sürecidir. bu dönüşüm genellikle kriz, kayıp, yoğun
duygular, büyük kararlar veya derin içsel sorgulamalarla tetiklenir.
temel özellikleri:
*farkındalık
- “ben kimim?”, “nasıl yaşıyorum?”, “gerçekten
ne istiyorum?” gibi sorularla başlar.
- otomatik davranışlar sorgulanır.
*eski kalıpların
bırakılması
- zararlı alışkanlıklar, düşünce yapıları
veya ilişkiler terk edilir.
- konfor alanı sarsılır.
*yeni değerlerin
oluşması
- daha derin bir anlam, yön ya da yaşam
amacı gelişir.
- kişi artık “aynı kişi” gibi hissetmez ama
daha gerçek hisseder.
*duygusal olgunluk
- duyguları bastırmak yerine anlamak ve
yönetmek gelişir.
- bağ kurma, sınır koyma ve öz-değer artar.
*içsel huzur ve denge
arayışı
- dışarıdan çok, içeride olanla ilgilenme
başlar.
- başarıdan çok anlam ve bütünlük önem
kazanır.
kişisel dönüşüm, bir “değişmek”
değil, aslında daha çok “kendine dönmek” sürecidir. eski seni bırakmak
değil, öz benliğini keşfetmektir. zordur ama çok özgürleştirici olabilir.
‘ inan hayallere bir tek
onlar kalır ellerinde ’
hayal ve rüya arasındaki
bağlantı;
rüyalar, uykuda zihnin
bastırılmış düşünce, duygu ve arzularını imgelerle ifade etmesidir (freud).
hayaller ise uyanıkken
zihnin benzer içerikleri bilinçli olarak canlandırmasıdır. ikisi de sembolik,
yaratıcı ve “gerçeklikten kopuk” çalışır.
hayal kurarken genellikle
özlem, korku, umut gibi duygular merkezdedir.
rüyalar da bu duyguların farklı bir düzlemde sahnelenmesidir. yani aynı
duygusal malzeme, biri bilinçli (hayal), biri bilinçdışı (rüya) şekilde
işlenir.
ikisi de:
yeni senaryolar üretir, duygusal
boşalma sağlar, gerçek yaşamda yapılamayan deneyimleri “yaşatır”.
rüyalar ve hayaller, aynı
zihinsel alanın farklı yansımalarıdır: biri bilinçsizce gelir, diğeri bilinçle
çağrılır. ama her ikisi de kişinin iç dünyasına ayna tutar, bastırılmış ya da
özlenen yanlarını görünür kılar.