PASİF AGRESYON
PASİF
AGRESYON
Gündelik hayatta ne sıklıkla öfkeleniyorsunuz? Peki öfkenizi
ortaya koyma yöntemlerinizi biliyor musunuz? Öfkenin dışavurumu konusunda pek
çok yol vardır. Bunlardan biri de pasif agresyondur. Agresyonun kelime anlamı
bedensel ve ruhsal açıdan başkalarına zarar verme amacıyla kızgınlık,öfke ve
nefret dolu yıkıcı davranış olarak kabul edilir.
Kişi öfkesini gizil yollarla ortaya koyuyorsa buna
pasif agresyon denir. Bir bakıma karşı tarafın isteğini onaylamak fakat
eylemsel olarak karşılık vermemektir. Pasif agresyon başka yollardan da kendini
ortaya çıkartabilir. Yer yön değiştirme şeklinde başka kişi veya nesneye karşı
kendini gösteriyor olabilir. Kişinin önceki yaşamları, geçmiş hayat deneyimleri
pasif agresyon tavrını etkiler.
Çocukluk çağı travmaları çoğunlukla yetişkinlikteki
agresyonu tetikler ve zorlu yaşam olayları karşısında takınılan tavırları da
etkiler. Erken çocukluk döneminde duyguların ifadesinde ketlenen çocuklarda
daha sık görülür. Yaşadığı duyguyu ortaya koyamayan çocuk örtülü bir yol olan
pasif agresif tavır içerisine girer. Annenin gebelik ve gebelik sonrası döneminde
depresif ve anksiyete semptomları yaşama sıklığı doğacak, doğmuş olan çocuğun
agresyon seviyesini artırmaktadır. Ayrıca annenin ebeveynlik ile ilgili
yetersizlik duyguları ve babanın öfke kontrolü ile ilgili olumsuz yaşantıları
agresif davranışlarla ilişkili olarak bulunmuştur.
Kişinin gelir durumu, medeni durumu, eğitim düzeyi,
anne babanın eğitimi, yaşadığı yer ve göç durumu gibi faktörler kişinin agresyon
seviyesini etkilemektedir. Bipolar bozukluk hastalarıyla yapılan çalışmalarda
bu bireylerin hastalıklarının ilerleyişini başlangıcında ortaya çıkan depresif
ve manik nöbetleri tetikleyen toplumsal-kültürel özelliklerin olduğu
görülmüştür. Çocukluk çağında travmatik yaşantısı olanlarda bipolar bozukluk
daha erken başlamakta bu hastalar daha fazla saldırganlık yaşamaktadırlar.
Pasif agresyon
kimi zaman da bir işi sürüncemede bırakma, sürekli erteleme, geciktirme
şeklinde ortaya çıkabilir. Böyle bir tavır içerisindeki kişi çoğu zaman
davranışının altında yatan nedeni bilmediğinin kendi de farkında olmadığı için
hem karşı taraf hem de kendisi için çoğu zaman zorlayıcı olabilir. Hal
böyleyken bu problemin çözümü kolay olmayabilir. Genellikle karşı taraf tarafından
fark edilen pasif agresyon durumu kişiye ifade edildiğinde kişi bunu kabul
etmez. Çeşitli ego savunma mekanizmaları ile yok sayıcı bahaneler üretebilir,
iletişim kanallarını kapatabilir. Tartışabilen insanlar arasındaki iletişim pasif
agresif tavır takınan insanlara göre çoğunlukla daha kaliteli ilerler.
Peki pasif agresif tavır sergilediğini düşündüğünüz
insanlara karşı nasıl davranmalıyız?
Öncelikle
kişinin sizi rahatsız eden davranışı ile ilgili net tanımlamalarda bulunmanız
gerekir. Yine bu davranış kalıbı yalnızca size karşı mı yoksa diğer
ilişkilerinde de kullanıp kullanmadığını tespit etmek önemli olabilir. Özsaygı
ve mutsuzluk gibi açığa çıkınca üzülebileceklerini düşündükleri duygular
yüzünden böyle davranıyor olabilirler. Bu süreçte olumsuz davranışları
görmezden gelmek veya sert bir dille eleştirmek çözüm için doğru bir yol
değildir. Bunun yerine davranışın yerine getirilmesi noktasında kişiyi cesaretlendirme,
mevzu bahis olan durum üzerinde katkısının önemli olduğunu bildirmek çözüm yolu
olarak değerlendirilebilir.
Daha kapsamlı bilgi ve psikolojik yardım için lütfen
ruh sağlığı uzmanınıza danışmayı ihmal etmeyiniz.
KAYNAKÇA
Abay, E. & Tuğlu, C. (2000). Şiddet ve agresyonun nörobiyolojisi. Klinik Psikiyatri, 3, 21-26
Soykan, Ç. (2003). Öfke ve öfke yönetimi. Kriz dergisi, 11(2), 19-27.30. Şahin, N. H., Batıgün, A. D., & Uzun, C. (2011). Anksiyete bozukluğu: Kişilerarası tarz, kendilik algısı ve öfke açısından bir değerlendirme. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 12, 107-113.31. TDK,201032.
Yıldız, S. A. (2004). Ebeveyn tutumları ve
saldırganlık. Polis Bilimleri Dergisi, 6(3-4), 131-150.
Çetin,
M. Çilden, Ş., Başoğlu, C., Tarhan, N. ve Burkovik, Y. (1996). Saldırganlık
Davranışının Biyokimyasal ve Nöroendokrinolojik Göstergelerinin Araştırılması:
Kontrollü Bir Çalışma. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 4, 1-4.