blog-image

PARANOYA: HAYATI BOĞAN ÇIĞLIK

PARANOYA: HAYATI BOĞAN ÇIĞLIK

 

İş çıkışı giderken arkadan duyduğun o ayak sesi, yavaş yavaş yaklaşıyor ve nefesinin hızı gibi gittikçe sıklaşıyor. Apartmanın kapısına geliyorsun elinde anahtarlar, titreyerek açacakken elinden düşüyor ve ayak sesi tam arkanda, nefes nefese anahtarı alıp kapıyı açıyorsun… Arkadan sertçe kapattığın kapıdan koşar adım evine giriyorsun… Perde aralığından aşağıya bakarken seni haklı çıkaracak derecede ilginç duran gölgeler ve siyah arabalar… Ve içinde tedirgin bir çığlık… PARANOYA… Ya abartıyorsan, ya kimse yoksa orada, ensende hissettiğin soğuk nefes ya esen rüzgarın oyunuysa…. Yok yok vardı orda birisi ve sen bu korkunu uydurmuş değilsin. Sen haklısın, biri vardı ve biraz daha geç kalsan seni öldürmek için hamle yapabilirdi. Doğru ya bu ev de güvenli olmayabilir çünkü sana zarar verme potansiyeli olan insanlar bu apartmanda. Hemen kapıyı kilitlemeli, pencereleri kontrol etmelisin; ancak bu şekilde güvende olabilirsin. Seni öldürmek isteyen kişi her gün seni işyerine kadar takip ediyor, sen oradan çıkana kadar seni bekliyor, arkandan aheste aheste gelen arabada senin acizliğine gülüyor belki de. O uygun zamanı bekleyen avcı gibi, sen de av…
Yukarıda bahsettiğim duyguları yaşayan kişiler paranoid kişilik bozukluğu pençesinde hayat mücadelesi veren insanların hayatlarında attıkları “sessiz çığlığın hikayesi”… Bu durumu yaşayan insanların genel özellikleri bazı başlıklar altında sınıflandırılabilir:
1) Başkalarına bakışları: Diğer insanları genelde manipülatif, sahtekar ve arkadan gizli işler çevirdiklerine inanırlar. İnsanları kendi zihinlerine göre değerlendirir, bir çok iyi davranışın altında art niyet olduğuna inanırlar.
2) Hayat şemaları: “İnsanların nihai amacı beni incitmek olduğundan onlarla sıkı ilişkiler içinde olmak yersizdir.” “Bana yönelik hatalar kasıtlı yapılmıştır ve karşılığını vermeliyim” şeklinde gelişir.
3) Hayat stratejileri: “Her zaman tetikte ol, kimseye güvenme, insalara fazla yakın olursan senin zayıflıklarını keşfederler bu da sana zarar vermeleri için onlara şans tanır” şeklindedir.
4) Davranış şekilleri: Hiperaktif ve her zaman dikkat seviyesi en üst düzeydedir. Kuşku duyma, insanları sürekli yüzleştirme şeklindedir. Bu davranışları sebebiyle Kendini Gerçekleştiren Kehanet yaşarlar.
5) Duyguları: Olası bir sömürülmeye karşı kızgınlık, algılanan bazı tehlikeler karşısında sürekli anksiyete. Terapiye girişleri genellikle bu anksiyete yüzündendir.


Paranoid Kişilik Bozukluğu'nun Belirtileri

1) Başarısızlıktan ve aşağılanmaktan aşırı derecede korkma
2) Karşılaştığı kötü davranışları asla affetmemek, kin tutmak
3) Kuşkuculuk, kıskançlık, çekememezlik
4) Sorumluluktan ve suçu üstlenmekten kaçınmak
5) En sıradan davranışların bile kötü amaçlı olduğunu düşünmek
6) İnsanların sadık olmadığına dair sürekli şüphe duymak, kimseye güvenmemek
7) Kendini korumak için aşırı ve saldırgan bir tarz ile hareket etmek.
8) Başkalarını suçlamak
9) Sabit fikirli, inatçı ve katı bir yapı
10) Kızmaya, öfkelenmeye ve agresifleşmeye hazır olma
11) Otoriteye karşı başkaldırma
12) Ukalalık, kendine aşırı güven, herkesten üstün olduğuna inanmak
13) Yalan söylemeye ve gerçekleri farklı göstermeye eğilim [2]
14) Başkaları tarafından sömürüldüğünü, aldatıldığını ya da zarara uğratıldığını düşünme ve sürekli bundan yakınma.
15) Eşine dostuna yersiz güvensizlik gösterme.
16) Başkalarına bir türlü güvenememe ve söylediklerinin aleyhine kullanılacağından kuşkulanma nedeniyle ketum davranma, kimseyle sırrını paylaşamama.
17) Alınganlık yapma. Sıradan söz ve davranışlardan alınma. Kendisine bir şeyler ima edildiğini düşünme.
18) Reddedilmeye, dışlanmaya, aşağılanmaya karşı aşırı duyarlılık, küskünlük, güceniklik gösterme. Aşırı kırılganlık ve kin gütme. Başkalarının kendisine önem vermediğini düşünme eğilimi.
19) Eşine (sevgilisi ya da flörtüne) güvensizlik, Yersiz ve aşırı kıskançlık.
20) Tartışmacı, kavgacı, inatçı tutum.
21) Çevresinde ve dünyada olup bitenleri hep komplo yaklaşımı ile açıklama eğilimi.
 
İnsanları davranışlarının altında art niyet olduğuna inandıkları ve kendisine zarar vereceklerine inandığı için yoğun düzeyde enerji harcar, işlerine konsantre olamazlar. Karşılaştıkları kötü muameleyi affetmedikleri için kin tutabilirler. İnatçı sabit fikirli olurlar. Her an için kızmaya ve gerilmeye hazır bir ruh halleri vardır.
 
Tedavi: Tüm bunlar kötü özellikler gibi görünse de tedaviye muhtaç bir hasta gözüyle değerlendirildiğinde aslında yardım eli uzatılması gerekir. Ancak işin en sıkıntılı yanı sır vermeyi pek sevmezler ve bu yaşadıkları durum kendisini rahatsız etmediği sürece psikiyatristten yardım almayı kabullenemezler. Tedavisi ilaç ve psikoterapi eşliğinde ilerlemesi gerektiğinden yardım almaları için cesaretlendirilmeliler. Psikoterapi ve ilaç işbirliğinde tedavi daha hızlı yol alabilmektedir.
 
Son olarak özetle: Bilimsel verilerin sınırı yoktur ve bilimsel veriler bazen insanlığın soğuk yüzünü temsil eder. Paranoya durumunu açıklamak için yukarıda değinilenlerin dışında yüzlerce veri elde edilip paylaşılabilir ancak ruh sağlığı uzmanları bu verilerle değil, kişinin ruhundaki gizli kalmış köşelerle, çocukluk yıllarındaki travmalarla, ergenlikteki dışlanmayla, gençlikteki heyecanla çözüme varabilirler. İnsaların ruhlarının olduğunu ve herkesin hastalıkları aynı duygu durumuyla yaşamadığı bilinmeli. En katı kuramcılar arasında ismi geçen Carl Gustav Jung dahi kişinin ruhuna dokunmak gerektiğinden bahseder.
Hayata ve insanlara bu gözle bakmak insanlık görevidir.


https://newspdr.com/

Yasir Aslan

Psikolojik Danışman

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!