Okumak mı ? Kendini Yetiştirmek mi ?
Bugün bu sorunun ehemmiyeti ve önemini daha iyi anlamaktayım. Neden bugün anladığım konusunu uzun uzun tartışabiliriz pek tabi ki ama bunun öncesinde yada bundan ziyade neden böyle bir konuyu yazma gereksinimi duyduğumu paylaşmak istiyorum. Yaşadığım bir başarısızlıktan dolayı çevremde ki insanları, yaşama dair bakış açımı destekleyecek veya beni çıktığım bu yoldan vazgeçirecek olanlar olarak kabaca ikiye ayırdım. Bu iki ana kategorinin işleyişine ve toplamına baktığımda, yaşama karşı mücadele edilebilesi ve ona olan katkının ne kadar değerli olduğu konusunda bana telkinde ve destekte bulunan çoğu insan ilkokul sıralarından öteye yaşamın getirdiği acı dolu hatıralar ve zorluklardan dolayı geçemeyenlerdi. Bir diğer taraftan sistemin yetiştirdiği ''rakip'' anlayışıyla büyümüş olan kardeşlerimden aldığım veya duyduğum cümleler ise bu yolda ömrün ve zamanın tükenmesinin yaşamı daha rahat ve konforlu olarak yaşayacağımız hayata göre gereksiz oluşuydu. Bu konforminist yaşam anlayışı onlara mücadele edebilecek ve yaşama katkı sunabilecek alanları veya alanı tayin etmekte oldukça büyük bir ''at gözlüğü'' giydirmişti. Çevreninin insan işleyişinde ve başarısında ne kadar önemli bir yol aldığını yine yaşadığımız başarı veya başarısızlıklardan çıkan sonuçlar ile birlikte bunları büyüttüğümüz kişi veya kişilerden çok daha iyi anlıyoruz. Yaptığım portrelerde yaşama okul sıralarından ziyade hayatın kendi içerisinden ve insan ilişkilerinden gelenlerin çok daha az konforminist ve bir o kadar da çok motivasyonel olduklarını gördüm. Aynı hayata okul sıralarından başlayanların ise bu motivasyonu ve başarılarını yine ona okuduğu kitapların veya okulun vereceğini düşünenleri de gördüm. Burada açığa çıkan bir başka soru ise ''İnsan okumak ile Kitap okumanın ne kadar farklı oluşudur.'' Okuyanlar olarak bizler sistemin verdiği hazır kaynak ve materyaller ile hareket ederken, bunun dışında kendini okul sıralarından koparmış ve yaşamış işleyişine katkı sağlayan diğer abi veya ablalarımız kendilerine ve ilgilerine uygun materyaller ile kendilerinin Âlim'i olma yolunda ilerliyorlar ve bunu yaparken de kendilerini bir şeyler üretmekten de geri bırakmıyorlardı. Yaşama hem okuyarak hem üreterek katkı sağlıyorlar, bugün okuyanlar olarak bizler kaçımız üretme yolunda hızlıca veya yavaş ama kararlı adımlarla gidebiliyoruz? Bugün bir diploma ile övünebilenler veya okuduğu okulun ismi ile iş arayanlar ''kendilerini okumaktan neden bu kadar aciz duruyorlar.'' Çünkü biz üretebilen bir toplum yerine hizmet eden ve tüketen bir sınıf olarak yetiştirildiğimiz için ve bunun dışında yaptığımız her şeyin yine bize korkunç zarar vereceğinden duyduğumuz korku için ellerimiz pamuk gibi kaldı. Bugünün dünyasını inşa ve ihya eden toplumların kalkınmasında iş gücünden, yönetime kadar ellerini taşın altına sokmuş revizyonist ve elleri nasırlı tüm emekçilere bir teşekkür ... Tüm bilim adamlarının hayatlarına şöyle kabaca bir baktığımızda mutluluk ve eğlenmek yerine bir eziyeti tercih etmişler ve bunu bugün bizlere bıraktıkları ürünler veya teorilerden çok daha iyi anlıyoruz. Onlar sistemin dışında tıpkı ilkokul sıralarından öteye geçemeyen ama yaşamın içerisinde çok daha yüce gönüllere ulaşmış onlarca insan gibi aldıkları diplomanın veya okudukları okulun güvencesine dayanmadan çalışıp ürettiler.
Yaşanılası ve üretim kapasitesi daha büyük bir toplum için ''Ben varım'' ya sen ?
Mehmet Yusuf Turan
Bir adada dünyaya gelen, anne ve babası çiçekçi, iki kız kardeş sahibi kaotik ve problemli durumların ustası, bilim ve kitap meraklısı insanlardan bir insan.