blog-image

Koşullu Seven Anneler ve Yetişkin Çocukları

Birey dünyaya gözlerini açar ve muhtemel  gördüğü ilk kişi annesidir. Bu fiziksel bir karşılaşmadan çok öte bir birliktelik anıdır. Anne karnında güvenle geçirdiği zaman sonrasında bebek gözlerini tanıdığı , bildiği mekandan başka bir yere açar . Bu göz açış korkuya sebep olur. Bebek hiçbir fikri olmadığı bu dünyada bulunmaktan kaygı duyar ta ki annesiyle karşılaştığı ana dek. Artık bu dünyada çok yakından tanıdığı biri vardır çünkü anne karnındayken kurulan bağ gerçektir. Bu kaygı ve korku atmosferinin yerini  güven ve huzura bırakması ancak annenin çocuğuna yeterli ilgi ve sevgiyi göstermesi ile mümkündür. Her ilk karşılaşma rasyonel biçimde ifade edildiği gibi gerçekleşmez elbette ve aynı şekilde daha sonraki süreçler de . Bireyin bilişsel , fiziksel , duyuşsal , kişilik , ahlaki gibi birçok alanda gelişimi için birtakım özel ve kritik dönemler vardır. Psikoloji biliminde kritik dönem diye ifade ettiğimiz olgu basitçe bir özelliğin kazanılması beklenen ve kazanılmaması durumunda birtakım problemler yaşanma olasılığı bulunan dönemlerdir. Son derece hassas dönemler olduğunu söylemek mümkün ki bir çocuğun yetişkin olma süreci tam olarak bu zeminde ilerlemektedir. Özellikle 0-6 yaşın çok önemli bir aralık olduğu ifade edilir.  Çocuk bilgisizdir , çocuk tecrübesizdir , çocuk gerçek ile sahteyi doğru ile yanlışı iyi ile güzeli ayırt edemez. Çocuk yukarıda bahsedilen gözlerini açıp yeni dünyasına merhaba deme sürecinde önce annesine odaklanır. Onun için en güvenilir kaynak odur. Sevgi kaynağı , ilgi kaynağı , bilgi kaynağı , şefkat kaynağı , merhamet kaynağı… Çocuğun tüm işlevsel duygularını kazanabileceği kişidir anne. Çocuğuna doğduğu andan itibaren sevgi , güven , şefkat , ilgi , hoşgörü gibi olumlu duyguları yaşatabileceği  ortamı hazırlayan ve çocuğun hissedebilmesini sağlayan anneler aslında gerçek sevginin ne olduğunu , güvenin nasıl bir duygu olduğunu ; bedensel olarak neler hissettirdiğini , ruhunda nerede ne şekilde konumlandıracağını çok iyi bilen , bu duyguları yerine ve zamanına göre yönetebilen , duygusal zekası gelişmiş bir yetişkinin oluşumuna da imza atmış olacaktır. Anne çocuğuna yeterli güven dolu ortamı sağladığında çocuk ‘Dünya güvenli bir yer’, çocuğunu şartsız ve koşulsuz sevdiğinde ‘Sevilmeye değerim , her durumda sevgiyi hak ediyorum’ kalıpları zihnine kazınacaktır. Kazınacak yüklemi bilerek seçildi çünkü aynı çocuk yetişkin olduğunda artık bunlardan farklı düşünce sistemlerini  zihninde tutamayacak kadar öğrendiklerini benimsemiş ve içselleştirmiş olacaktır. Güvenli bağlanan , sağlıklı ilişkiler kurabilen , öznel iyioluş hali gelişmiş , duygularını  ve düşüncelerini rahatça ifade edebilen insanlardır bu kişiler . Gelelim yazıya konu olan , bunun tam tersi durumda yaşanacaklara… İstisna durumlar hariç her çocuk dünyaya benzer kapasite ve potansiyelle gelir. Yine her çocuk annesi tarafından şartsız koşulsuz sevgi görmek ister. Fakat anne bazen bazı sebeplerden ötürü çocuğuna ihtiyacı olan ilgi ve sevgiyi gösteremez. Bunun farklı bir olumsuz versiyonu ise bir koşula şarta bağlı gösterilen sevgidir. Çocuk için iki durum da fazlaca zedeleyicidir. Çocuk böyle bir ortamda gerçek sevgi ile bir türlü tanışamaz. Tanıdığını sandığı anlardan sonra yeni bir hayal kırıklığı ile olumlu duyguları baltalanır. Çocuğuna ‘İstediğim gibi olursan , söylediklerimi yaparsan-yapmazsan , çizilen sınırdan çıkmazsan ya da zorla bir sınıra dahil olursan ancak o zaman seni severim’ mesajı vermek ve o şekilde büyümesine neden olmak bir yetişkinin sevgi anlayışını çok küçükken inşa ederken ona zarar veren bir eylemden başka bir şey olmayacaktır. Bu şemalarla büyüyen çocuk sürekli onay ihtiyacı içerisinde olan , mükemmeliyetçi , gerçek sevgi yolunun birtakım kalıplardan geçtiğine inanan , her durumda karşılıklılık ilkesine inanan bir yetişkin olacak ve kendine hiçbir koşulda hata payı bırakmayacaktır. Onlara göre hata yapmak ahmakların işidir ve ahmaklar sevilmez. Bu çocuklar büyürken ve yetişkin olduklarında başlarına gelen olumsuz durumları tek başlarına yönetmeye çalışırlar. Çünkü onların zihinlerinde sevgi görmek için hata yapmamak gerekir bilgisi kodlanmış , yerini çoktan almıştır. Olumsuz durumları zaman içerisinde elde ettikleri engin tecrübe ile tek başlarına yöneterek sessizce halletme yoluna giderler. Anneleri tarafından ‘Böyle olursan severim yoksa sevmem’ başlığı altında büyütülen çocukların-yetişkinlerin hata yapma lüksü yoktur. Ancak ‘en doğru’ olduklarında hak ettikleri ilgi ve sevgiyi elde edeceklerine yönelik işlenmiş hatalı bir kodlamanın ürünüdür bu düşünce ve ne kadar da üzücüdür. Bu yetişkinlerin gösterdikleri normalin dışında çabanın onları zamanla yorgun biri haline dönüştürmesi kuşkusuz beklenen bir durumdur. Tüm bunlara ek olarak arkadaşlık ilişkilerinde , romantik ilişkilerinde ve toplumsal bağlamda kurdukları tüm ilişkilerde gerçek sevginin varlığını sorgulayan-elde etmek için fazlaca gayret gösteren , bazen bulmakta bulduğunda yaşamakta zorlanan bazen de gerçek sevgiye inancı olmayan bireyler de tam olarak bahsettiğimiz kimseler olarak karşımıza çıkacaklardır. Ayrı ayrı yetişkin ve çocuk kelimelerini kullandık , peki yetişkin çocuk ne demekti , başlıktaki yeri neydi? Doğan Cüceloğlu’nun ifade ettiği ve aynı isimli kitabında genişçe anlattığı bu kavram aslında yukarıda anlatılanların iki kelimeye indirgenmiş hali . Birtakım hatalı ebeveyn tutumları ile büyümüş , kritik dönemlerde deneyimlemesi gereken durumları eksik ya da yanlış deneyimlemiş ve bunun tamiri de yapılmamış bu sebeptendir ki etkisini yetişkinliğine kendisi ile beraber taşımış çocuktur yetişkin çocuk . İçinde tanımlayamadığı , nedenini anlamadığı bir boşluk ve eksiklik hissi vardır . Bunu telafi etmek için çabalar , çoğu zaman yorgun düşer. Bu kadar olumsuzluk deryası içinde ise umut ; kişinin öncelikle fark etmesi  ve ardından gereken düzenlemeleri yapabilmek için sağlıklı yolları tercih ederek bu farkındalığı geçmişini kabullenmek üzere kullanıp geleceğini daha iyi temellerle inşa etmesidir. Bireyde bu güç ve potansiyel bulunmaktadır. Bundan daha önce yapılması gereken ise bir annenin çocuk dünyaya getirmeye karar verdiğinde onu yeterli ve koşulsuz seveceğine dair inancını ve özgüvenini sorgulamasıdır. Eğer bir yerlerde problem hissediyorsa bu problemli zemini düzenlemek için destek almalıdır. Çocuk dünyaya geldikten sonra ise ona sonsuz sevgi  ve ilgi sunmaktan başka bir şey yapmasına lüzum yoktur.

https://newspdr.com/

Esra Nur Çam

Öncelikle herkese merhabalar.. Ben psikolojik danışman Esra Nur Çam, 1998 Adana doğumluyum. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü 2021 mezunuyum. Öğrencilik sürecimin sistematik olarak sonuna gelmiş bulunsam da , yaşam boyu öğrenme kavramını içselleştiriyor ve okumaya , araştırmaya , eğitimlere katılmaya yani öğrenmeye öğrenci olmaya devam etme gayreti gösteriyorum. Bu sonsuz öğrenme sürecinde keşfettiklerimi sizlerle paylaşmak ve bunu yazarak yapacak olmak heyecan verici. Umarım her geçen gün bizleri yeni bir farkındalık ve yeni bir bilgi sunarak uğurlar...

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!