blog-image

KAYGI GEÇMİŞ VE GELECEĞİN ARASINDA DANS EDER.

KAYGI GEÇMİŞ VE GELECEĞİN ARASINDA DANS EDER.


İnsan beyninin yapısı gereği zihni sürekli geçmişten şu ana dair çıkarımlar yapar, bunu neredeyse otomatik şekilde yapar, bir yemek zehirli mi bize dokunabilir mi gibi bilgileri de bu sayede alırız, geçmişin beden sağlığını koruma iç güdüsü vardır. Geçmiş deneyimlerden alınan bu bilgiler bazı zamanlar yardımcı iken bazı zamanlar endişe ve kaygı yaratabilirler.
Bir duruma karşı endişe ya da kaygı duymak sürekli olmadığı sürece normaldir. Kaygı ve endişe insanları olabilecek tehlikelerden korur. Kaygı ve endişe sürekli hale geldiği anda kişinin yaşamını zorlaştırmaya başlar. Bu kişinin kendisini güvende ve huzurlu hissetmesini engeller.
 
Diğer açıdan bakarsak bir kişi kendisini güvende hissetmediği için kaygı ve endişe yaşayabilir. Kişinin bulunduğu yerde güvende hissetmesi kaygıyı dengeleyebilmesi için önemlidir. Bazense kişi çok sık kaygı ve endişe verici olaylar yaşadığı için otomatik olarak artık sürekli bir şey olacak kaygısı ve endişesi taşımaya başlar, düşünsenize kaygı büyük bir kaya parçası ve siz onu sürekli sırtınızda taşıyorsunuz bir süre sonra yorulmanız ve artık sürekli yeni bir sorun olacak kaygısı ile dolaşmanız oldukça doğal olacaktır.
 
Belirsizliğe duyulan kaygı ve bilinmezlik geleceğin meselesidir ve kişiyi andan koparır. Şu andan kopan kişi daha çok kaygı ve endişe yaşar, çünkü şu an yapması gereken hiçbir şey yoktur. Bu yüzden savaşacak bir durum olmadığında beyin kaygı üretecektir.
Bir miktar kaygı yaşamımızın bir parçasıdır, kaygı duymazsak hiçbir işimizi zamanında bitiremeyiz. Bunun yanında çok kaygı duyarsak başlamamız gereken işe hiç başlamayabiliriz. İkisi arasında bir denge kurmalıyız ve minimum kaygı da kalmalıyız.
 
Gelecek bir kaygı treni olabilir, vagonlarını düzenleme şansınız ise sadece anda kalarak ve doğru planlar yaparak olabilir. Gelecek için planlar yapabilirsiniz, lakin kaygılı bir birey iseniz kısa vadeli planlar yapmanız daha yerinde olacaktır.
 
Her kişide kaygı ve endişe vardır, andan ne kadar koparsanız bu kaygı ve endişe o kadar yükselecektir. Kaygınızı anlamanız kendinizi anlamanız demektir. Kaygı ile çoğu zaman savaşılır, oysa kaygı yaşamın bir parçasıdır ve savaşmak kişiyi yormaktan başka bir işe yaramaz.
 
 
Ana nasıl geri döneriz?
En basit yollarından birisi etrafa ilk kez görüyor gibi bakmaktır, bir objeyi elinize alıp inceleyebilirsiniz, ılık bir duş alabilirsiniz, eğer alerjiniz yoksa çiçek koklayabilirsiniz. Sürekli yapılan meditasyonların beynin esnekliğini arttırdığı artık biliniyor, kaygı yaşayan kişilere meditasyon çalışmaları iyi geliyor. Topraklanma çalışmaları en basiti çıplak ayakla çimenlere ya da toprağa basmak ana gelmek yardımcı olabilir. Ormanda zaman geçirmek, düzenli nefes çalışmaları yapmak ana gelmenin yollarındandır. Anda kalmanız dileklerimle sevgiler...

https://newspdr.com/

Emine Sontaş

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!