KAYGI GEÇMİŞ VE GELECEĞİN ARASINDA DANS EDER.
KAYGI GEÇMİŞ VE GELECEĞİN ARASINDA DANS EDER.
İnsan
beyninin yapısı gereği zihni sürekli geçmişten şu ana dair çıkarımlar yapar,
bunu neredeyse otomatik şekilde yapar, bir yemek zehirli mi bize dokunabilir mi
gibi bilgileri de bu sayede alırız, geçmişin beden sağlığını koruma iç güdüsü
vardır. Geçmiş deneyimlerden alınan bu bilgiler bazı zamanlar yardımcı iken bazı
zamanlar endişe ve kaygı yaratabilirler.
Bir
duruma karşı endişe ya da kaygı duymak sürekli olmadığı sürece normaldir. Kaygı
ve endişe insanları olabilecek tehlikelerden korur. Kaygı ve endişe sürekli
hale geldiği anda kişinin yaşamını zorlaştırmaya başlar. Bu kişinin kendisini
güvende ve huzurlu hissetmesini engeller.
Diğer
açıdan bakarsak bir kişi kendisini güvende hissetmediği için kaygı ve endişe yaşayabilir.
Kişinin bulunduğu yerde güvende hissetmesi kaygıyı dengeleyebilmesi için
önemlidir. Bazense kişi çok sık kaygı ve endişe verici olaylar yaşadığı için otomatik
olarak artık sürekli bir şey olacak kaygısı ve endişesi taşımaya başlar,
düşünsenize kaygı büyük bir kaya parçası ve siz onu sürekli sırtınızda taşıyorsunuz
bir süre sonra yorulmanız ve artık sürekli yeni bir sorun olacak kaygısı ile
dolaşmanız oldukça doğal olacaktır.
Belirsizliğe
duyulan kaygı ve bilinmezlik geleceğin meselesidir ve kişiyi andan koparır. Şu
andan kopan kişi daha çok kaygı ve endişe yaşar, çünkü şu an yapması gereken hiçbir
şey yoktur. Bu yüzden savaşacak bir durum olmadığında beyin kaygı üretecektir.
Bir
miktar kaygı yaşamımızın bir parçasıdır, kaygı duymazsak hiçbir işimizi
zamanında bitiremeyiz. Bunun yanında çok kaygı duyarsak başlamamız gereken işe
hiç başlamayabiliriz. İkisi arasında bir denge kurmalıyız ve minimum kaygı da
kalmalıyız.
Gelecek
bir kaygı treni olabilir, vagonlarını düzenleme şansınız ise sadece anda
kalarak ve doğru planlar yaparak olabilir. Gelecek için planlar yapabilirsiniz,
lakin kaygılı bir birey iseniz kısa vadeli planlar yapmanız daha yerinde
olacaktır.
Her
kişide kaygı ve endişe vardır, andan ne kadar koparsanız bu kaygı ve endişe o
kadar yükselecektir. Kaygınızı anlamanız kendinizi anlamanız demektir. Kaygı
ile çoğu zaman savaşılır, oysa kaygı yaşamın bir parçasıdır ve savaşmak kişiyi
yormaktan başka bir işe yaramaz.
Ana
nasıl geri döneriz?
En basit yollarından
birisi etrafa ilk kez görüyor gibi bakmaktır, bir objeyi elinize alıp
inceleyebilirsiniz, ılık bir duş alabilirsiniz, eğer alerjiniz yoksa çiçek koklayabilirsiniz.
Sürekli yapılan meditasyonların beynin esnekliğini arttırdığı artık biliniyor,
kaygı yaşayan kişilere meditasyon çalışmaları iyi geliyor. Topraklanma çalışmaları
en basiti çıplak ayakla çimenlere ya da toprağa basmak ana gelmek yardımcı
olabilir. Ormanda zaman geçirmek, düzenli nefes çalışmaları yapmak ana gelmenin
yollarındandır. Anda kalmanız dileklerimle sevgiler...