Çocuklarda Resim Analizinin Önemi
Bu yazımda sizlere çocuklarda resim analizinin öneminden bahsedeceğim. Aktaracak olduklarım gözlemlerime dayalı olup tam bir uygulamadan söz edilmemektedir. Sadece çocukla çizdiği resim üzerinden konuşup bazı şeyleri fark etmemi sağladığı için çocuklarda resim analizinin önemine vurgu yapma ihtiyacı hissettim. Bu konuda yeterliliğim ve eğitimim olmamasından ötürü bu yazı öznel yargılar içerebilir. Neyse, şimdi konumuza dönelim:
Bir çocuk kendisini yetişkinler gibi kelimelere dökerek ifade edemez genelde. Onun yerine kendisini oyunla ve çizimle ifade eder. Çocuk, çizimleri ve oyunları aracılığıyla bizlerle iletişime geçer. Bir oyuncak bebek diğerine kızgındır ve bağırır: "Artık burada olmanı istemiyorum. Defol!" Ya da çizdiği resimde bir karakter diğerine saldırmak üzeredir ve çocuğa şunu dersiniz: "Bu çocuk, ona çok sinirli." Çocuk da bu noktada yanıtını asla geciktirmez: "Evet, çünkü hiç iş yapmıyor ve tüm düzeni bozuyor." İşte resim analizinin kırılma noktası da burasıdır. Çocuk buradan itibaren size duyguları, düşünceleri, tutumları ve yaşantıları hakkında birçok bilgi vermeye başlayabilir ancak siz uygun soruları sorduğunuz ve aynalamaları (çocuğun yaptıklarını ona yansıtarak aktarmak: Çocuk öfkelenip oyuncakları fırlatıyorsa "Burada çok fazla sinirlendiğini görüyorum" demek gibi.) yaptığınız zaman. "Uygun" kavramından kastımız çocuk kendisini sorgu odasında görmemeli ve yanında bir papağan yaşıyormuş gibi hissetmemelidir.
Bir örnek vereyim: Burada çocuk, bir çizgi film sahnesini resmetmişti. Ona çocuğun çok sinirli olduğunu söylediğimde robota sinirlendiğini hatta elinin alev çıkartacak kadar çok sinirlendiğini söyledi. Bu öfkesinin sebebini sorduğumda çocuğun yumruklarıyla parçaladığı robotun hiçbir iş yapmadığını ve asla söz dinlemediğini söyledi. İki robotun da ona saldırmak istediğini ancak birinin bağlantısı olmadığından sadece bir tanesinin saldırabildiğini de ekledi. Bu her ne kadar bir canlandırma çizim olsa da çocuk bunları çizerken her bir duyguyu adeta yaşıyordu. İşin bir diğer yanı ise çocuğun cidden sinirli olduğunu fark edip resim çizmesini istememin ardından bu resmi çizmesiydi. Çocuk, duygularını sadece çizime aktarmakla kalmayıp aynı zamanda kendi içindeki öfkenin kaynağını da bana söylemişti. İşte bu yüzden çocuklarla çalışacak ruh sağlığı uzmanlarının çocuğu sadece bir odada 50 dakika tutup konuşmasını istemek yerine oyun terapisi, resim analizi vb. eğitimler alıp terapi sürecini daha etkili kılmalarını istemekteyim.
Furkan Sadık Öz
Merhaba, ben Furkan Sadık Öz. Bayburt Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü 2019 yılı mezunuyum. Bayburt'ta bulunan anaokulunda ve ilkokulda almış olduğum zorunlu stajlarla kendime yeni bilgiler ve tecrübeler eklemekte ve şuan çalışmakta olduğum özel eğitim kurumunda edindiğim deneyimlerle de bunları arttırmaya çalışmaktayım. Özellikle yoğunlaştığım alan çocuklardır ve kendimi bu konuda geliştirmek için elimden geleni yapmaktayım. Bunun dışında hobilerim arasında yazı yazmak bulunduğundan ötürü birkaç çevrimiçi dergide yazı yazmaktayım. Bunun yanı sıra Kızıl Gelincik isimli kitabın yazarlarından birisiyim. Aynı zamanda yazmış olduğum iki kitabım da yakın tarihte basıma verilecektir. Her geçen gün kendime, çocuklara ve insanlara katkıda bulunmak için çabalamakta ve bu azmi sürdürmekteyim.