blog-image

ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞU ve ÇEKİNGEN ÇOCUKLUK

Günümüz toplumlarında iletişim bir biyolojik canlı olan insan için normalden fazla hızlandı. İnsanoğlu doğumundan ölümüne kadar sürekli iletişim ihtiyacı duymuş, bu ihtiyaçtan resmin icadı, yeni ifade tarzları, yazının icadı, kağıdın icadı, telefonun icadı gibi yeni nesil iletişim araçları bulunmuştur. Bu icatların hepsinin ortak özelliği, birisinin bildiği bir durumu bir yere aktarma, paylaşma ve sosyal olmanın verdiği bir paylaşım içgüdüsü; ancak son zamanlarda insan doğasına aykırı bazı durumlar söz konusu oldu. İletişimin hep perde arkasında olduğu, karşıda canlı bir nesne olmayan, jest ve mimikleri olmayan bir tür iletişim kanalı oluştu. Telefonların kullanımı abartıldığı şekliyle kullanılmaya başlandığından insan duygularında körelmeler, hislerde azalmalar başladı. Bunun yansımasını günümüz Z kuşağı ciddi anlamda çekmektedir. İletişimin hızlanması ve sanallaşması genel anlamda işleri hızlandırsa da çekinik karakterler ortaya çıkarmaktadır ki bu durum son yüzyılda ciddi bir artış göstermektedir. İnsan içinde konuşamayan, normal yaşamında aile içinde özgüvenli olsa da akranları arasında ciddi şekilde kişilik hasarı oluşan, fikirlerini beyan edemeyen, içindeki hisleri anlatamayan kişilikler ortaya çıkmaktadır. Bu yazımı DSM IV’te yer alan Çekingen-Kaçıngan Kişilik Bozukluğu üzerinde yoğunlaştıracağım ve yazının son kısmında birtakım önerilerde bulunacağım. Önce Kaçıngan Kişilik Bozukluğu nedir ve nasıl oluşur kısmına odaklanalım.

Çekingen-Kaçıngan Kişilik Bozukluğu (ÇKB) Nedir?: Farklı adlarla da bilinen ÇKB ( Avoidant Kişilik Bozukluğu, Kaçıngan Kişilik Bozukluğu)[1] ilk kez 1969 yılında Theodore Millon tarafından tanımlanmıştır. Çekingen Kişilik Bozukluğuna sahip hastalar yetersizlik duygusuna sahiptir ve olumsuz değerlendirilmeye karşı aşırı hassasiyet gösterirler. Sosyal etkileşimlerden kaçınırlar. ÇKB'li bireyler kendilerini huzursuz, endişeli, yalnız olarak tanımlarlar ve genellikle istenmeyen ve diğer insanlardan dışlanmış hissederler [2][3]. ÇKB genelde yetişkinlik döneminde fark edilir. Çocukluğunda duygusal olarak ihmal edilmiş ve akranları tarafından dışlanmış çocukların ÇKB olma riski daha fazladır. Çocukluğunda duygusal olarak ihmal edilmiş, hor görülmüş ve gerekli hassasiyet gösterilmemiş çocukların sosyal zekâları olması gerekenden daha az gelişkin olur, bu durum akranları arasında hatalar yapmasına ve hor görülmesine sebep olur. Zaten duygusal ve sosyal yönü zayıf olduğundan gerekli rekabeti ve gösteremediğinden dışlanmaya başlar. Bu durumu yaşayanlarda bazı belirtiler görülür bu belirtiler şu başlıklar altında toplanabilir:

Temel Çatışmaları: Bu kişiler, diğerlerine yakın olmak ve kendi entellektüel ve mesleki potansiyellerine ulaşmak istedikleri halde, incinecekleri ve acı çekecekleri korkusuyla ya da itilecekleri ve başarısız olacakları korkusuyla, hem insanlardan hem de başarıdan uzak dururlar.

 

Diğerlerine Bakışları: Çevrelerindeki diğer insanları potansiyel olarak eleştirici, ilgisiz ve emir verici olarak görürler.

 

Temel Şemaları: "Değersizim, hiç bir işe yaramam." "Hoş olmayan duygulara dayanamam." "Sevilmeyecek biriyim." "Tüm eleştiriler aynıdır. En ufak bir eleştiri ile en yoğun eleştiri arasında fark yoktur." "Kendimi bir başka insanla kurulacak bir ilişkiye adamadan önce beni kabul edeceğine dair koşulsuz bir garanti alabilmeliyim."

 

Fonksiyonel Olmayan İnançları: "Eğer insanlar bana yakınlaşırlarsa, gerçek beni fark ederler ve reddedilirim. Bu da dayanılmaz bir şey olur." "Eğer yeni bir işe başlar ve başarılı olmazsam bu benim için korkunç bir şey olur."

 

Stratejileri: "En iyisi riskli insan ilişkilerinden uzak durmaktır. Hoş olmayan sonuçları ne pahasına olursa olsun kendimden uzak tutmalıyım. Eğer hoş olmayan bir şey düşünecek ya da hissedecek olursam, aklımı bir başka yere vermeliyim (içki, ilaç, obsesyon vb.)."

 

Temel Korkuları: "Ne olduğum anlaşılırsa beni aşağılayacaklardır, iteceklerdir."

 

Tipik Davranışları: Değerlendirileceği ortamlardan uzak durmak, kaçınmak. Sosyal ortamlara girmek zorunda kaldıklarında, dikkatleri olabildiğince kendi üstlerinden uzaklaştırmak. Başarısızlık ve değerlendirilme korkusuyla iş ortamlarında yeni sorumluluklar almamak, ilerlemek için uğraşmamak.

 

Duyguları: Yakın ilişkilerden alacakları doyumdan ve başarının getireceği mutluluktan uzak kaldıkları için, temel duyguları anksiyete ve keder karışımıdır (disfori). İş ortamlarında ise değerlendirilme tehlikesine bağlı olarak anksiyete yaşarlar. Anksiyete ve keder yaşamaya karşı toleransları çok düşük olduğu için, kendilerini daha etkili biçimde ifade etmekten, utangaçlıklarını yenmekten kaçınırlar. Sürekli kendilerine dönük oldukları ve duygularını gözledikleri için, keder ve anksiyete duygularına çok duyarlıdırlar. Acı verici duygularına karşı aşırı duyarlı olmalarına karşın, bu duyguları belirtmekten kaçınırlar. "Bilişsel kaçınma" stratejilerine uygun olarak, bağımlı kişiliğin tersine, beklentilerini azaltarak ve diğerleriyle yakın ilişkiye girmeyerek başarısızlıktan kurtulmaya çalışırlar.[4]

 

Nedenleri: ÇKB'nin genel olarak asıl sebebi bilinmemekle beraber genetik, sosyal çevre, yaşantılar ve geçirilen psikolojik evreler olarak görülebilir. Bozukluk genetik yatkınlığa bağlı olabilir.[5][6] Özellikler çocukluk döneminde yaşanan kopukluklar ve baskılanma, akranları arasında yaşadığı eleştirilme, kabul edilmeme, zorbalığa uğrama ve baskılanma da bu durumu tetikleyen unsurlar arasındadır.

 

Tanısı American Psikiyatri Birliğinin hazırlamış olduğu DSM kitabının kriterlerine göre verilmektedir.

Tedavi: Çekingen Kişilik Bozukluğu tedavisi, sosyal beceri eğitimi, bilişsel terapi, sosyal becerileri uygulamak için grup terapisi ile yavaş yavaş sosyal temasların artırılması yoluyla ve ilaç tedavisi gibi çeşitli tekniklerle yapılır.[7] 

 

Okul çağında bulunduğundan Okul Psikolojik Danışmanları bilişsel terapi tekniklerinden faydalanarak özsaygı geliştirici ödevler vererek ve çözüm odaklı danışma uygulayarak başarılı sonuçlar elde edebilirler. Aile ile irtibatın kopmaması adına aileye şu şekilde öneriler verilebilir.

* Bu durum okul çağı çocuklarında yaşanıyorsa ailelerin şu yolu izlenmesinde fayda vardır. Öncelikle çocuğun özsaygısını geliştirmek için araştırmalar yapmalı ve bu konuda gerekli donanıma sahip olmalısınız.

* Çocuğunuzun hatalarında davranışını eleştirebilir ancak kişiliğini eleştirmeyin. (Örn: sokakta normalden fazla oyalandığında “sen zaten unutkan birisin, sorumsuzluğun fazla” gibi cümleler yerine “eve geç gelmen beni endişelendiriyor, aklım sende kalıyor” şeklinde konuşmak

* Çocuğunuzun yaptığı işi sırf bir an önce tamamlansın diye elinden alıp siz tamamlamayın. Bırakın kendi halinde başarsın ve bu da onun özgüvenine katkı yapsın.

* Çocuğunuzu hiçbir zaman diğer çocuklarla kıyaslamayın (Bak komşunun oğlu okulda sınıf başkanı olmuş, mahallede takım kaptanı olmuş gibi. Onu özendirecek ödüllendirmeler ve teşviklerde bulunun. Bu ödüller illa hediye olmasına gerek yok, onunla vakit geçirmek de bir ödüldür.)

* Yalnız kalmak istediğinde baskı yapmayın ve uygun zaman gelince onula konuşun ve duygularına odaklanın, duygularını anlatan birey daha kısa sürede rahatlar. Tabi anlatılan duygulara “kocaman adam oldun böyle saçma düşünme” gibi cümleler yerine duyguları mantık çerçevesinde değerlendirin.

* Başarılar için zamana ihtiyaç duyulduğunu, hemen pes edilmesi halinde durumun çözülmeyeceği vurgusunu yapıp cesaretlendirin.

https://newspdr.com/

Yasir Aslan

Psikolojik Danışman

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!