blog-image

Anksiyete'den Öğrendiklerim

insan beyni değirmen taşı gibidir içine yeni şeyler atılmadıkça kendi kendini öğütür-IBNI HALDUN


o kadar isabetli ve doğru bir söz ki, anksiyetemde rehber aldığım en önemli sözlerden biriydi bu.

ikincisi ise "ilim vesveseyi yok eder" 

beyin uykuda dahi durmaz hatta uykuda daha hızlı çalışır onun bu gücünü doğru kullanırsanız bilge, kullanamazsanız kaygılı, takıntılı, saplantılı vs. olabilirsiniz.

anksiyete zihnin bulanmasıdır, enerjinin çekilmesidir. şöyle düşünebiliriz; beyinde bir pil var ama anksiyeteli beyine öyle bir negatif elektrik geliyor ki (zaafa/hassas noktaya dönüşmüş kaygı) pilin dengesi şaşıyor, voltajı düşüyor ve o yoğun kaygıyla baş edebilmek için, sağlıklı düşünebilmek için olması gereken enerjiyle değil voltajı şaşmış bir enerjiyle o kaygı dönüyor zihninizde, o döndükçe enerjisi düşüyor ve uyuyana, daha doğrusu uyuyabilene kadar perişan olabiliyorsunuz. en basit örnekle bir kazanın eşiğinden dönmüşte bir türlü etkisinden çıkamıyorsunuz gibi sürekli tedirginlik ve huzursuzluk hali. sabahtan başlayıp uyuyabilene kadar devam edebilir hatta uykunuzda dahi...

panik atak bir uyaranla olur travmatik uyaranla beyin alarm verir kalbiniz sıkışır, kalp krizi geçiriyorum diye acile gidersiniz, doktor kalpte sorun yok der, bir sonraki atağa kadar yavaş yavaş ferahlarsınız.

ancak anksiyete takıp üstüne düştüğünüz, bir türlü sağlıklı bir cevap bulamadıkça daha da kaygılandıran belirsizlikten beslenen büyüyen, üstüne düşündükçe yoran bir illettir. kaygı demektir anksiyete. yeteri miktarda kaygı itici güçtür. örneğin " her an ölebilirim günahlarım var ya amellerim yetmezse ? o zaman namazımı doğru kılmalıyım sadaka vermeliyim, iyilikler yapmalıyım " örnekteki gibi bu itici güç olan kaygıdır, sizi iyi bir kul olmaya iter ama kaygı bozukluğu ise hayatınızı altüst eder. örneğin "her an ölebiliriz, ne yapabilirim ki? namaz kılsam, iyilik yapsam daha iyi bir kul olsam? ya günahlarım af olmazsa? ya olması gerektiği gibi yapamazsam? çocuğum/çocuklarım mahvolur zamansız ölürsem. Allah'ın affedeceğine dair garanti var mı? ya kendimi kandırıyorsam? benim çocuğum/çocuklarım saftır ben ölünce yanlışa düşerlerse?"  gibi ucu bucağı olmayan belirsizliklere çıkmazlara dalıp, düşündükçe zihindeki enerjinin azalması, baş ağrıları tedirginlikler sürekli huzursuzluklar ve kendi içinde aynı çıkmazları öğütüp durmak.

bir anksiyeteli antidepresan alıyorsa (tartışmalı bir mevzu psikotik ilaçlar) ağır bir anksiyeteyse bu ilaçlar durduramaz aksine zihni yavaşlatır ve zihin sağlıklı bir sonuca varabilmek için adeta iyice patinaj çeker. mutlaka psikolog desteği almalı (devlet hastanelerinde psikiyatrlar sadece ilaç yazar size terapi yapacak vakti yoktur bu yüzden psikoloğa  yönlendirmesini rica edin maalesef ki o yoğunlukta ne kadar acı çektiğinizin ya farkına varmıyorlar yada bütün antidepresanları üstünüzde deneyip sonuç alamayınca yönlendiriyorlar ki bu baya zaman alıyor) 

psikolog size iç görü sağlıklı düşünce kazandırır, yanlış kodlanmış algılarınızı yeniden kodlar. örneğin sizi havalı hissettiren bir güneş gözlüğü taktınız diyelim; başkasında gördünüz ve çok yakışmış havalı gelmiş size ve sizde hemen aynısını almışsınız lâkin birisi bu gözlüğün size yakışmadığını söylediğinde, sizin hassas noktanız, anksiyeteniz, takıntınız ezik yada çirkin hissetmekle alakalıysa birden yıkılabilirsiniz, enerjiniz çekilebilir, bu gözlüğün yakışmadığını söyleyen kişiyi kırabilirsiniz, ondan uzaklaşabilirsiniz aranızda bir arkadaşlık samimiyet varsa bunu bitirebilirsiniz. oysa gerçekte sizin o özendiğiniz kişiden farklı olan yüz yapınıza gitmemiştir ve hepsi budur ama o bir anda altüst olup çirkin  ve ezik olup olmadığınızı sorgulayan iç aleminiz bu sağlıklı düşünceye gelemez takılı kaldığı yerde patinaj çekip durur. işte bu yüzden size sağlıklı algılar iç görüler kazandıracak bir psikoloğa gitmelisiniz


gelelim en baştaki "insan beyni değirmen taşı gibidir içine yeni şeyler atılmadıkça kendi kendini öğütür" sözüne. hangi konuda anksiyeteliyseniz o konunun üstüne gitmelisiniz ama kesinlikle kendi içinizde hep aynı kaygıları besleyip büyütüp canavarlaştırarak değil, bilgiyle, ilimle o konudaki bilgileri okuyarak, videoları izleyerek, araştırarak yani içinizdeki sağlıksız düşünceleri sağlıklı düşünceye vardıracak bilgi ve algılarla. bilim insanlarının pek çoğu takıntılıydı; Newton ışıkla ilgili deneyler yaparken saatlerce güneşe bakıp gözünden olma tehlikesi yaşadı, Edison yüzlerce kere başarısız oldu ama takmıştı bir kere... böyle uzayıp gidecek bir sürü takıntı var ve anksiyete takıntı ve saplantılardan ileri gelir ve o anksiyete size öğretmesi gerekeni öğretene kadar sizi bırakmayacaktır.

uyku çok önemlidir bir şeyleri kafanıza takıp uyumadıkça, az uyudukça zihin ve hayat kaliteniz iyice düşecek ve beyniniz kaygılarla iyice patinaj çekecektir artık sarhoş gibi olacaksınız. oysa uykuda deşarj olur beyin hatta kabus görürüm kaygısıyla uyumazsanız daha yanlıştır elbette kaygılanıp taktığınız konuda kabus göreceksiniz, göreceksiniz ki bilinçaltı yüzleşsin sıkışmış duyguları boşaltsın, rahatlasın, deşarj olsun. ne kadar kaygıyla uyuyamazsanız/ az uyarsanız kaygınızı o kadar besler büyütür ve canavarlaştırırsınız çünkü zayıf ve uykusuzluktan sarhoş gibi hissettiğiniz anlarda daha savunmasız olduğunuz için daha şiddetli yaşarsınız kaygı nöbetlerini. o yüzden bir uyku rutini edinmelisiniz. klasik müzikle , ney ve doğa,  kuş sesiyle, cırcır böceği sesiyle, spor yapıp vücudu yorarak... size kalmış bir rutin olsun ve beyin koşullansın uykuya siz ona başlar başlamaz.

kaygılarınızı not aldığınız bir defteriniz olsun ve kaygı bombardımanı gelip baş edecek yeterli zihinsel enerjiniz kalmadığında kendinize deyin ki "şuan bunlarla baş edecek yeterli enerjim yok daha iyi hissettiğim bir anda tekrar düşünmeliyim" esas olan kaygı bir sizin ona harcadığınız enerjiyle beslenen canavar gibidir. ona prim vermemeniz üstüne düşmemeniz gerekir. ama beyin takılı kalır da bırakamazsanız daha sağlıklı düşüneceğiniz bir ana ertelemek adına not alın ve en azından o günkü iyice azalmış olan enerjinizi koruyun.

dolu, bilgili ve pozitif insanlarla arkadaşlık edinin, sevdiğiniz insanlara karşı ayna nöronlarınız çalışacak ve ona benzeyeceksiniz, o yüzden  kimi sevdiğinize dikkat edin. enerji çeken insanlardan uzak durun.

ikinci beyin bağırsaklardır, bağırsak sağlığınıza dikkat edin.

günde 20 dk. güneşe çıkıp D vitamini alın. D vitamini ruh sağlığında çok önemlidir.

kendinize iyi gelecek bir şeyler yapmak için sakın içinizden gelmesini beklemeyin, motivasyon çölde su gibidir ayağınıza gelmez, bulmak için yürümek zorundasınız.

https://newspdr.com/

Muhammet ŞAHİN

Merhaba, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunuyum. İzmir'de yaşıyorum.

Binlerce Mutlu Öğrenciye Katılın!

Bültenimize abone olun ve en son haberleri ve güncellemeleri alın!